Yazar: Dr. Barbara Becker Holstein
Yaşamımı yazmaya beşinci sınıfta başladım. Annem bana özel bir Girl Shout günlüğü almıştı! Girl Shout günlüğünün ne olduğunu mu merak ediyorsunuz? Bu, bana has bir Girl Scout (İzci) günlüğüydü. O günlerde tanı koyulamamış hafif bir öğrenme yetersizliğim vardı. Bu durum, komik yazımlarla sonuçlanıyordu. Yılmadan, Sevgili Günlüğe yazdım; onunla “Lucy’yi Seviyorum”un en iyi kısımlarını, büyüanne ve büyükbabama ziyaretlerimi ve izcilerle haftalık toplantılarımı paylaşıyordum. Sonra bir gün, bu günlük rafa kalktı. Ortaokul, lise ve üniversite yılları, kenarı delikli kağıtlar üzerine yazdığım yıllardı. Aşk yaşamımın ayrıntılarını not ettim, nice gözyaşı döktüm ve en iyi, en karanlık şiirlerimden bazılarını yazdım. Yetişkinlik çağımda kağıt parçalarına yazdım. Bu kağıt parçaları, çocuklarımın kullandıkları sevimli ifadelerden, daha az karanlık şiirlerime kadar her şeyi barındırıyordu.
Bir psikolog olarak, benimle aynı alışkanlığı paylaşmayan kadınlarla röportaj yapmaya ve bulgularımı bir kitapta toplamaya karar verdiğimde, kendi yaşam yazılarımın böylesine önemli bir rol oynayacağını hiç düşünmemiştim. Yaşları 35 ile 80 arasında değişen kadınlarla görüştüm. Büyürken kendileri hakkında aldıkları mesajların yetişkinliklerinde onları nasıl etkilediğini görmeye çalıştım. Onlara kendilerini en sağlam ve en neşeli hissettikleri an’ı sordum. Verilerimi analiz ederken, bir an “İşte” dedim. Çocuklukları ne kadar işlevsiz olursa olsun ve büyürken ne kadar çok olumsuz mesaj almış olurlarsa olsunlar, bu kadınların yetişkinliklerinde hoşnut ve neşeli olmayı başardıklarını görmüştüm. Bu kavrayış, beni, bize zevk ve neşe veren şeylere yeterince odaklanmak için, yaşamımızı yazma yönteminden faydalanamadığımıza inandırdı. Aynı zamanda, en işlevsiz zamanlarda bile değerli anları keşfetmek için geçmişi biçmeyi öğrenmemiştik. Buna ben de dahildim.
“Tılsımlı Ben: Pozitif Bir Terapi”yi yazarken, yine geçmişim ve deneyimler hakkında yazmaya başladım; ama bu kez, değerli hazineyi arıyordum: kendimin ve yaşamımın pozitif yanları. Düşüncelerimi, duygularımı ve anılarımı yazarken, büyürken yaşadığım o harika anıları keşfettim. Yaşamdan zevk aldığım ve kendimi çok enerjik hissettiğim zamanları hatırlarken buldum kendimi. Gerçek ve bazen kayıp potansiyelimin saydamlaştığı mutluluk anları ve başarılar vardı. Deneyimlerken kendimi kötü hissetsem de bana çok fazla özel hediye sunan olay olduğunu keşfettim. Yazarken, bu anlara sıkıca tutunmaya ve değer vermeye başladım; durumdan, gözyaşları dökecek derecede derin bir biçimde etkileniyordum…
Sonuç olarak, kadınların bana öğrettikleri ve çıktığım kişisel yolculuk, size bunları yazmamı sağladı. Umarım bu yazı, kendi içinizdeki, kendi tarihinizdeki ve kendi potansiyelinizdeki en iyiyi fark etmeniz için sizi harekete geçirir ve sizin için de bir içsel hazine sağlar.
Egzersiz: Günlük tutmak
Bu egzersiz, bellek bankalarınızda pozitif birikimler oluşturmayı içerir. Önümüzdeki birkaç gün, kendinizi iyi hissettiğiniz zamanlara karşı tetikte olun. Şimdiki zamanı daha dolu yaşamak için bütün duyularınızı kullanmaya çalışın. Özellikle pozitif bir “birikim”in farkına vardığınızda. Doğru zaman geldiğinde, kendinize şunları sorun:
- Neler oluyor?
- Bu size yaşamınızdaki başka güzel zamanları hatırlatıyor mu?
- Bu eski olayların çoğunu sıralayabilir misiniz?
- Bu eski deneyimlerin en iyi yanları nelerdi?
Bunları yazarak ya da bir ses kayıt cihazına kaydererek betimlemeye çalışın. Şimdi yavaş yavaş zihninizi bugüne yeniden odaklayın.
- Ne görüyorsunuz?
- Hangi kokular?
- Hangi sesler?
- Bu duyumlar size kendinizi nasıl hissettiriyor?
Ayrıntıların farkına varmaya çalışın; bellek bankanıza alırken, bunların tadına varmak için zaman ayırın. Bir anlatı yazmak ya da dikte etmek size zor geliyorsa, resim yapmayı, şiir yazmayı ya da bir şarkı bestelemeyi deneyin. Yeter ki o an’ı sizin için anlamlı bir biçimde kaydetmek için birşey yapın. Bir ressam, yazar ya da besteci olarak yetenekleriniz, yaşamdan tat alma arzunuzdan daha az önemlidir.