Yazar: Nurşen Kaya, İş, Öğrenci ve İlişki Koçu
Korkularımız var ya, bu korkularımız belki de hayatımızda en çok kayıp verdiğimiz ve kendimizle yüzleşemediğimiz konular. Nedir korku denilen şey acaba? Sözlük anlamıyla korku, bilinçli olarak dış tehlike kaynaklarına karşı gösterilen emosyonel bir tepkidir. Hafif bir ürpermeden huzursuzluğa, depresif bir durumdan yoğun bir dehşet duygusuna kadar geniş bir çerçevede kendini göstermektedir.
Doğduğumuz günden itibaren maalesef bilinçsiz bir şekilde bize korkular empoze edilmeye başlanmaktadır. Annemizin veya babamızın sobadan korkmamız gerektiğini öğretmek için elimizi sobaya yaklaştırması, yaramaz bir çocuğun daha sessiz oturması ve hareketsiz kalması istendiği için polis amcalardan korkutulması, iğnecilerden, doktor amca veya teyzelerden korkutulması, ödevlerimizi yapmazsak öğretmenlerimizin kızacağı korkusu, daha sonraki süreçlerde iş hayatımızda işimizi kaybetme korkusu, paramızı kaybetme korkusu, eşimizi kaybetme korkusu, sevgilimizi kaybetme korkusu, daha az sevilme korkusu, saygınlığımızı kaybetme korkusu, ailemizin desteğini kaybetme korkusu, aranmama korkusu ve bunun gibi birçok korkular... Saymakla sonu gelmeyen korkularımız. Tüm bunlara baktığımız zaman, bir korku çemberi içinde yaşadığımızı görmek bir felaket değil mi? Aslında bunların, hayatımızda korkular neticesinde değil, sorumluluklarımız neticesinde yer alması gerekmektedir; ancak, gerçek hayatımızda bunları maalesef bu şekilde yaşıyoruz ve işte bu süreçlerden dolayı hayatımızda bunları biriktire biriktire kendimize bir korku yumağı oluşturuyoruz.
Bazı insanlar, bunlarla çok güzel başa çıkabiliyorlar. Başa çıkabiliyorlar; çünkü kendilerine, özlerine dönüp, hayatta ne istediklerini, buna nasıl sahip olabileceklerini ve kendi değerlerini biliyorlar. Korkuların temelinde özgüven ve özsaygı eksikliğinin olduğu, artık bilinen bir gerçek. Korkusuz insanlar, korkularının gölgesinde yaşamıyorlar; çünkü onları yapmazlarsa, hayatlarındaki insanları ve olayları kaybetmeyeceklerini biliyorlar. Kaybederlerse de kendileri için yeteri kadar değerli ve önemli olmadığının farkında oluyorlar.
Kendine değer vermeden başkasına değer verme, kendine zaman ayırmadan başkasına zaman ayırma, kendini mutlu etmeden başkasını mutlu etme, sadece ve sadece sözde kalan şeylerdir. Sürekli bir şeyler vermek, sonu gelmeyen bir süreçtir. Başkalarını kaybetmemek için, korkularımızdan dolayı yapmak, vermek, söylemek zorunda olmak... Ne kadar acı bir şey. Her ne yapıyorsanız, kendi benliğiniz ve düşünceniz için gerçekleştiriyorsanız, insan olarak bundan zevk alıyorsanız, bu duygudan dolayı tatmin oluyorsanız, kaybetme duygusu olmadan, hakkınızda ne düşünüleceği duygusunu taşımadan, sadece ve sadece istediğiniz için yapıyorsanız, evet yapın; ancak, başkaları adına istemediğiniz bir şeyleri sadece kaybetme korkularınızdan, endişelerinizden dolayı yapmayın. Bunlar neticesinde yaşayacağınız içsel patlamalara, kendinize zemin hazırlamayın. Kendinize, içinize ayna tutun. Bunlarla yüzleşmek, hem çok kolay, hem de çok zor olabiliyor; ama bu zorluğu ve cesareti gösterebilenler de kendi hayatında, kendi gezegeninin kahramanı oluyor. Ya hikayenizin kahramanı olursunuz ya da hikayenizdeki kahraman rolündeki kişilerin yanında asistan olarak yer alırsınız.
Tercihlerimiz, bizim hayattaki duruşumuz ve yaşam şeklimizdir. Gerçek boyutta kendisini bilen, kendini sorgulayan ve geliştiren kişilerde, kendini, isteklerini ve yaşam sorumluluğunu taşıyan insanlarda korkular yer almaz. Eğer bir şekilde bir şeylerden korktuğunuzu düşünüyorsanız, kendinizi bir 15 dakikalığına sessiz bir ortama alın ve ben nelerden korkuyorum diye sorun. Bunu yüksek sesle sormak ve içinizden gelen cevapları duymak bile insanı bazen ürperten ve şaşkınlığa çeviren şeylerdir. Bakalım, sizin hayatınızdaki korkularınız neler, bunlardan ne amaçla korkuyorsunuz, hayatınızda bu korkulara ne zaman yer verdiniz ve hangi duygular neticesinde bunları hayatınızda yarattınız. Sizin belki de zayıf noktalarınız bunlar ve bunlar neticesinde hayatınızda istemediğiniz şeyleri yaşama süreci içine girdiniz. Hiçbir şey için geç değil ve istediğiniz yerden her zaman başlama imkanınız var. Korkularımız, yenilebilen, alt edilebilen ve onlarsız da yaşanılabilen şeylerdir. Korkularımız, olduğumuz şeyin tam zıddıdır. Korkularımız, büyümüş endişelerimizdir.
Birey olarak tam ve bütün olduğunuza inanın ve ne zaman ki bir şeyden korkuyorsunuz durup biraz düşünün, göreceksiniz bu düşünme ve irdeleme sürecine girdikten sonra bir daha eski düşünce sisteminize geri dönüş yapamayacaksınız. Aydınlanmaya, kendini sorgulamaya geçmiş bir kişiyi hiç kimse yolundan çeviremez. Kendi istemediği sürece. Hayatta güzel yaptığınız ve mutlu olduğunuz şeylerin devamını sürdürmeye, olumsuz olarak nitelendirdiğiniz şeylerden de arınmaya başlayın. Bu sizin hayat deneyiminiz. Hayatımızda çocukluğumuzdan itibaren birçok konuda birçok şey biriktiririz. Bir karar verin ve bundan böyle size yararı olmayan şeyleri biriktirmekten vazgeçin. Onların ardına saklanmayın. Hayatımızda biriktirdiğimiz şeylerin sonucunda bir şeyleri yaşamaya başlarız ve olumsuz düşünce ve davranışlar bir girdaba dönüşür. Bireylerin mutluluğu, kendilerini tanımalarından, ruhsal, beyinsel, zihinsel ve ruhen bir bütün olmaktan geçer. Kendinizle yüzleşin, yüreğinizdeki ve beyninizdeki gereksiz dosyalardan kurtulun. Artık, zamanı gelmedi mi? Haydi harekete geçin ve korkularınızla konuşarak artık onlara ihtiyacınız olmadığına ve onlarsız bir yaşamı seçtiğinize dair gerekli konuşmayı yapın ve onlarla vedalaşın.
İşini kaybetmekten dolayı kalp kıran insanlar, akşam işinden çıktıktan sonra baş ağrılarıyla stres dolu saatler geçiren insanlar, eşini ve sevgilisini kaybetmekten dolayı ya istemediği halde sahip olduğu yaşantı neticesinde o kişiyle yaşamaya mecbur olanlar ya da şiddete başvuranlar, sadece maddi gücü bir erkekten fazla diye hayatında yakaladığı en güzel aşkı yaşamaktan korkan kadınlar, çocuklarını göremeyeceğini düşünerek kendi hayatını ıskalayan ve sağlıklı bir ebeveyn olmaktan uzaklaşan insanlar, istediği paraya, işe, eşe veya statüye sahip olmadığını düşünen ve kendi gücüne inanmayan insanlar... Bunlar, sizin hayat deneyimleriniz; geçmişte yaşadıklarınız geçmişte kaldı. O korkular olduğu sürece yenisine geçiş yapamayacaksınız, onlardan arının, hayatınızda yeni deneyimler için yer açın. Yeni deneyimleri korkmadan yaşayın ve her bir deneyimden gerekli dersi çıkarmaya çalışın. Bunlardan arınmadığınız sürece, bilin ki yaşadığınız tüm deneyimler aynı şekilde sonuçlanacak.
Korkular kartopu gibi büyürler. Ne zaman ki siz onlarla yüzleşir ve onları hayatınızdan çıkarmaya karar verirsiniz, işte o sizin dönüm noktanız olur.
Korkusuzca bir hayata geçiş yapmanız dileğiyle.