Yazar: Nâzım Hikmet
İki kırlangıç; biri erkek, biri dişi, yeşil panjurlu, tek katlı bir dağ evinin geniş, oymalı saçağı altında yuva kurdular.
İki kırlangıcın pamuk gibi yumuşak, ipek gibi parlak tüylü göğüslerinin içinde yeryüzüne sığmayacak kadar büyük bir sevda taşıyan iki minicik yürek vardı.
Erkek kırlangıç dişi kırlangıca Afrika’nın sıcak bir akşamı, bir hurma ağacının dalları arasında rastlamıştı. Şimdi şimal yamacının ılık yaz günlerini bu geniş, oymalı saçakta geçiriyorlardı.
Her sabah güneşle beraber kanatlarını ışıkta yaldızlatarak yamacın ta tepelerine doğru uçuyorlar, gökyüzünün mavi sonsuzluğunda birbirlerini kovalıyorlar, akşamları geniş, asmalı saçağın altında yuvalarına yürecikleri sevinçten ve sevgiden çarparak dönüyorlardı.
Sonbahar geldi. Havalar soğudu. Kırlangıç sürüleri yer yer toplanarak, büyüyerek sıcak memleketlere doğru yola çıkmaya hazırlandılar.
Geniş asmalı saçağın altındaki yuvalarını bizim iki sevdalı bir türlü bırakamıyorlardı. Eğer bir iki gün daha geçerse, içine katılarak sıcak iklimlere gitmek için bir tek kervan bile bulamayacaklardı.
Erkek kırlangıç, dişisine dedi ki:
- Yarın yola çıkıyoruz. Bu sabah yamacın tepelerine doğru son bir uçuş daha yapalım.
-
Son uçuşu yaptılar. Tam yamacın tepesine gelmişlerdi; dişi önde uçuyordu; birdenbire havaları hışırtıyla yaran bir ses duyuldu. Kara kanatları açılmış, kıvrık gagalı bir kartal böyle apansız nereden çıkıverdi? Kapkara bir yıldırım gibi dişi kırlangıcın üstüne yaklaşıyor.
Erkek kırlangıç, yüreciğinden ve kanatlarının gücünden umulmayacak bir hızla atıldı, tam kartalın pençesi dişi kırlangıca inerken bu pençenin altına soktu gövdesini. Kartal kendiliğinden gelen bu sersem avla yükseldi. Kayboldu.
Ertesi yıl geniş, oymalı saçağın altında yeni bir kırlangıç yuvası kuruldu. Dişi geçen yılki dişiydi, erkek yeni bir erkek.
[Ben / Yedigün dergisi, 9.5.1935]
Kaynak: Nâzım Hikmet, “Masallar, Hikâyeler 3”, YKY, İstanbul, 2006, ss. 173-174.