Yazar: Richard Carlson
Çoğumuzun hayatı uyaranlarla doludur. Sorumluluklarımızdan bahsetmiyorum bile. Yani birkaç dakikalığına bile olsa hiçbir şey yapmadan öylece oturmak neredeyse imkansızdır. Bir arkadaşım, “İnsanlar artık insanlıktan çıktı, makine oldu,” demişti.
Arada bir sıkılmanın aslında iyi bir şey olabileceği fikrine ilk kez, yapılacak pek bir şeyin olmadığı küçük bir kasabada kapıldım. O sırada Washington’a bağlı La Conner’da terapi eğitimi alıyordum. Okulun ilk gününde eğitmene “Akşamları buralarda neler yapılır?” diye sormuştum. “Bence sıkılmak için kendine izin ver, hiçbir şey yapma. Eğitiminin bir parçası da bu olsun,” demişti. Başta şaka yaptığını düşünmüştüm! “Niye sıkılmayı tercih edeyim ki?” diye sorduğumda şöyle açıklamıştı: Eğer bir saat ya da daha az bir süre boyunca sıkılmak için kendime izin verip sıkıntıyla savaşmazsam, sonunda bu duygunun yerini huzur alacaktı. Ve biraz pratik yaparak rahatlamayı öğrenmem mümkündü.
Haklı çıkmasına çok şaşırmıştım. Önceleri sıkılmaya katlanamıyordum. Her saniye bir şeyler yapmaya o kadar alışmıştım ki rahatlamakta zorlanıyordum. Ama bir süre sonra alıştım ve o zamandan beri sıkılmaktan keyif almayı öğrendim. Saatlerce avarelik ya da tembellik yapmaktan değil, bir şeyler yapmaktansa her gün birkaç dakikalığına sadece var olarak rahatlama sanatını öğrenmekten bahsediyorum. Öylece oturun, belki pencereden dışarı bakabilir, düşünce ve duygularınızın farkına varabilirsiniz. Başta bir parça huzursuz olabilirsiniz ama bu her gün biraz daha kolaylaşacaktır ve karşılığını hayli hayli alacaksınız.
Stresimiz ve iç çatışmalarımız genellikle sürekli meşgul olmaya ihtiyaç duyan ve aşırı aktif olan zihnimizden kaynaklanır. İlla bir şeye odaklanmamız, sürekli bir sonrakinin ne olacağını merak etmemiz gerektiğini hissederiz. Öyle ki daha akşam yemeğini yerken menüde hangi tatlının olduğunu düşünmeye başlarız. Tatlıyı yerken de akşam başka ne yapabileceğimizi düşünürüz. Akşamla kalmaz tabii… “Hafta sonu ne yapmalı acaba?” Dışarıdan gelip eve girdiğimiz gibi televizyonu açar, telefonu elimize alır, bir kitap bulur ya da temizliğe başlarız. Sanki bir anlığına bile bir şey yapmama düşüncesi ödümüzü koparır.
Hiçbir şey yapmamanın güzelliği, zihninizi arındırıp size rahatlamayı öğretmesindendir. Bu, kısa bir süre için zihnimizin bilmeme özgürlüğünü tatmasına izin verir. Tıpkı bedenimiz gibi zihnimiz de arada sırada hayatın durmak bilmeyen akışında mola vermek ister. Zihninize bu mola için izin verdiğinizde düşünceleriniz çok daha güçlenecek, keskinleşecektir. Daha kolay odaklanıp daha yaratıcı olabileceksiniz.
Sıkılmak için kendinize izin vermeniz, üzerinizdeki her gün her saniye bir şeyler yapma baskısını büyük ölçüde hafifletir. Çocuklarımdan biri, “Baba, sıkıldım,” dediğinde, “Harika, bir süre sıkılmak sana iyi gelecek,” diye cevap veriyorum. Bunu söylediğim anda, sorunlarını benim çözmem gerektiği fikrinden her seferinde vazgeçiyorlar.
Muhtemelen birinin size kendinize sıkılma izni vermenizi önereceği aklının ucundan bile geçmemişti. Eh, sanırım her şeyin bir ilki var!
Carlson, Richard. Ufak Şeyleri Dert Etmeyin, Diyojen Yayıncılık, 2023, 41- 43, çev. Uğur Mehter.