Yazar: John Baldoni
Büyük bir kar fırtınası, bazı büyük şehir belediye başkanlarının içindeki en iyiyi ortaya çıkarırken, diğer belediye başkanlarının da içindeki en kötünün çıkmasına vesile olur. Eğer efsanevi siyasetçi Tip O’Neill’ın dediği gibi tüm politika yerel ise, hava raporunda kar gelecek denmesinin belediye başkanlarını harekete geçireceğini düşünürsünüz.
3. kez seçilen ve çoğunluk tarafından etkili bir şehir lideri olarak görülen New York Belediye Başkanı Mike Bloomberg, şehrin kara teslim olması nedeniyle eleştirilerin hedefi oldu. Eleştirilerin çoğu şehrin kenar mahallelerinde yaşayan vatandaşlardan geldi.
Diğer yandan Newark Belediye Başkanı Cory Booker, diğer görevlerinde çok başarılı olmamasına rağmen kar fırtınasına karşı etkin müdahalelerde bulunması nedeniyle çok övgü aldı. Sadece karın kaldırılması sürecini yönetmekle yetinmeyen Booker, gerektiğinde eline kazma kürek alarak arabaların kurtarılmasına ve kaldırımların temizlenmesine yardım etti. Hatta evinde mahsur kalmış bir anneye bebek bezi ulaştırdı. Ayrıca karın temizlenmesiyle ilgili birinci elden elde ettiği izlenimleri Twitter’da bir milyon takipçisiyle paylaştı.
Seçtiğimiz kişilerin icraatlarını görmekten hoşlanırız. Bloomberg ile Booker’ın yaklaşım farkı, otorite konumunda olan herkes için bir ders niteliği taşır. İşte sizin ofisinizi de etkileyebilecek olan bir sonraki fırtınadan etkili bir lider olarak çıkmanız bazı ipuçları:
Önce bir durun ve ne olduğunu anlamaya çalışın. Tanıdığım üst düzey bir yönetici, şirketinde ciddi hizmet kesintileriyle karşılaştı. İşlerin başında olan kişi olarak hemen bir toplantı yapmaya karar verdi. Ancak bu ilk müdahale toplantısında herkesin bir ağızdan konuştuğunu gördü. Hep bir ağızdan konuşmak endişe göstergesidir ve yapıcı değildir. Çoğu zaman bir sonuç getirmez. O yönetici de bunu bildiği için herkese çeşitli görevler dağıttı ve bir saat sonra yeniden toplanmayı teklif etti. Böyle davranmayı tercih ederek karmaşık duruma bir düzen de getirmiş oldu.
Hızlı davranın ama acele etmeyin. Bir lider duruma mümkün olduğunca çabuk cevap vermeli ve bir yön kazandırmalıdır. Ama aceleci davranmak insanları tedirgin etmekten başka bir işe yaramaz. Hızlı davranırken de dikkatli olabilirsiniz. Ya da efsane koç John Wooden’ın tavsiye ettiği gibi: “Çabuk ol ama acele etme.”
Beklentileri yönetin. Bir kriz çıktığında, insanlar onun hemen onun sona ermesini isterler, ancak bu tür bir çabuk çözüm nadiren mümkündür. Krizin kapsamına ve büyüklüğüne atıfta bulunmak işin başındaki liderin sorumluluğundadır. İnsanları boş yere telaşlandırmak istemezsiniz, ancak gerektiğinde durumun ciddiyetiyle ilgili konuşmaktan da çekinmeyin. Winston Churchill sorunları toparlamakta ve aynı zamanda çözüm önermekte çok başarılıydı. 1940’da söylediği gibi “Bana amacınız ne diye sorabilirsiniz. Ben de sizi tek bir kelimeyle cevaplayabilirim: “Zafer. Ne pahasına olursa olsun zafer. Teröre rağmen zafer, yol ne kadar uzun ve zorlu olursa olsun zafer. Zafer yoksa kurtuluş da yoktur.”
Kontrolün sizde olduğunu gösterin. Her şey çok hızlı gelişirken, herkes kontrolü kaybedebilir. Ancak lider, kontrol elindeymiş gibi davranabilen kişidir. Doğal ya da insanlardan kaynaklı bir felaketi kontrol edemezsiniz, ama vereceğiniz cevabı kontrol edebilirsiniz. Lider harekete geçer ve kurtuluş için gerekli kaynakları ve insanları bir araya getirir. Petrol yangınlarıyla hiç kimsenin yapamayacağı şekilde başa çıkmasıyla ünlenmiş Red Adair’ı düşünün. Kızgın alevler kontrol edilemez görünebilir ama Adair bunları söndürmenin bir yolu olduğunu biliyordu.
Esnek olun. Bu sadece kişisel tutum olarak değil, liderin değişen durumlara hızla uyum sağlama becerisi olarak da geçerlidir. Bir liderin ayırıcı özelliği hızla değişme becerisidir: İlk tepkiniz nihai tepkiniz olmayabilir. Bu tür durumlarda lider tek bir stratejiye bağlanamaz. Yeni bilgiler almaya devam etmeli, dikkatle dinlemeli ve ne olup bittiğini bilen uzmanlarla görüşmelisiniz.
Her ne kadar kıdemli yöneticilerin ağır işlerin yapılmasına yardım etmelerini görmekten hoşlansak da, bunun bir sınırı vardır. Kıdemli bir yöneticinin esas görevi, gidilecek yönü tayin etmektir. Eğer bir lider ön cephedeki sorumluluklarla gereğinden fazla meşgul olursa, o zaman işin vizyon kısmıyla kim ilgilenir? Bazı yöneticiler aktif işleri yapmaktan keyif alırlar. Doğrudan aksiyondan kaynaklanan adrenalinden hoşlanırlar. Bu çok kötü, çünkü bu artık onların işi değildir.
Kriz sırasında liderlerin bir diğer önemli rolü de bakış açısı sağlamaktır. Mike Useem’ın karar verme üzerine kapsam çalışması The Go Point’de yazdığı gibi etkili liderler, bir eylemin arkasında durarak çok daha fazla yarar sağlarlar. Useem’ın belirttiği gibi dağcılık keşiflerinde takım liderlerinin zirveye tırmanmaktansa kampta kalmalarının nedeni budur. Böylece eğer bir sorun çıkarsa, zirve ekibini etkileyen koşulları ve dağı bir bütün olarak görmekten kaynaklanan bir bakış açısıyla bir cevap verebilirler.
Liderlik genelde kriz zamanında test edilir. Kendi bakış açılarını koruyarak, olaya doğrudan müdahil olan liderler organizasyonların ayakta kalmasına yardım edecek olanlardır.