Yazar: Stephen Shapiro
Başarı ve mutluluk, hiç kuşkusuz herkesin hedefidir; ama bunlara ulaşmak için öğretilen standartların tamamı yanlıştır. Başarı ve mutluluk ikilisine erişmenin tek yolunun hedef belirlemekten geçtiğine inanmamız konusunda adeta beyinlerimizi yıkamışlardır. Oysa bu, hiç doğru değildir. Gerçekte, hedef belirleme çoğu zaman, memnuniyetsizliğe giden en kestirme yoldur. Anket yaptığım kişilerin % 58’i, hedeflerine ulaşmanın kendilerini tatmin edeceği düşüncesiyle bugünkü mutluluklarından bilinçli olarak fedakarlık ettiklerini söylemektedirler. Ne yazık ki, % 41’i ise ulaşılan her hedefin onca çalışmaya rağmen yalnızca çok az tatmin sağladığını belirtmektedir. Peki ne yapmaktadırlar? Başka bir hedef belirlemektedirler. Bu da fedakarlık ve hayal kırıklığı şeklinde izleyen bir kısırdöngü yaratmaktadır. Çözüm nedir?
Yüzlerce kişiyle söyleşi, binlercesiyle de anket yaptıktan sonra, en hırslı, yaratıcı ve kimi zaman da zengin insanların geleneksel hedeflerden uzak yaşadıklarını keşfettim. Bunun yerine, haz duymayı yarına ertelemektense, çok nadir görülen “şu an”dan zevk alma becerisinde ustalaşmışlardır.
Hedefler, özünde kötü değildir; ama pek çok kişinin, hedefleriyle sağlıksız bir ilişkisi vardır. Potansiyel anlamda yararlı olabilecek bu aracı bir başarısızlık reçetesine dönüştürürler. Neden?
- Çoğu zaman, peşinden koştuğumuz hedefler bize ait değildir. Anket yaptığım insanların % 53’ü, kendilerinden ziyade başkalarını memnun edecek biçimde yaşadıklarını hissetmektedirler. Kimin yaşamını yaşıyorsunuz?
- Hedefler, çevresel vizyonunuzu kaybetmenize yol açabilir. Hedeflerinize odaklandığınızda, çevrenizdeki daha büyük fırsatları göremezsiniz.
- Anket yapılanların % 74’ü, hedeflerin insanı başarısızlığa götürdüğünü söylemekte, hedeflerine ulaşamadıklarında hayal kırıklığı ve tatminsizlik yaşadıklarını kabul etmektedirler. Öyle ki % 92’lik kısım, Yeni Yıl kararlarını yaşama geçirememiştir. Bu da epey bir memnuniyetsizlik yaratmıştır.
Hedefsiz Yaşamak, kişiyi özgür bırakır. Tipik anlamda gözlerden uzak kalmış
yeni olasılıkları açığa çıkarır.
Hedefleri genellikle kariyerimizle özdeşleştiririz. Bu, yaşamlarımızın önemli
bir bölümünü yansıtsa da Hedefsiz Yaşamak, flörtten işe, yaşamın her alanına
uygulanır.
- Flört. Biriyle randevulaşıp buluşmuşsanız, bir sonraki randevunuz hakkında endişelenmeyin. Bunun yerine, o an için karşınızdaki kişinin arkadaşlığından zevk alın. Daha samimi olduğunuzu ve daha az umutsuzluğa kapıldığınızı göreceksiniz. Üstelik bu durum, ikinci kez randevulaşma ihtimalinizi de artıracaktır.
- Tatil. Tatildeyken, her günün her dakikasını planlamak yerine, rehberde olmayan bir bölgeye gitmeyi deneyin. Gizli kalmış bazı cevherleri keşfedebilirsiniz. Daha az telaş yaşar, daha çok dinlenirsiniz. Zaten tatil de bu demek değil midir?
- Toplantılar. Bir iş konferansına katıldığınızda, bu toplantının size ne kazandıracağına ve bundan nasıl yararlanacağınıza odaklanmaktan vazgeçin. Bunun yerine, oradaki varlığınıza yoğunlaşın ve anlatılanları mümkün olduğunca özümsemeye çalışın. Hedefleriniz kısa vadeli olduğunda, inanılmaz fırsatlar karşınıza çıkar.
Birşey yaparken kendinize “Bunu neden yapıyorum?” diye sorun. Bir gerekçeniz varsa -yalnızca orada bulunmanın dışında- bir hedefiniz de olabilir.
Bir sonucun sizi özellikle ilgilendirmesi gayet doğal olsa da, bu özel odağın
çok baskın çıkıp diğer fırsatları görmenize engel olmasına izin vermeyin.
Daha hedefsiz bir yaşam sürmeye nasıl başlarsınız? Dünya genelinde yaptığım
seyahatler esnasında ve yüzlerce söyleşiden sonra, hedefsiz yaşamanın 8 sırrını
keşfettim:
- Bir harita değil, pusula kullanın -yön duygunuz olsun (ama özel bir varış noktası değil)- ve sonra “amaçlı gezinin”.
- Asla kaybolmadığınıza emin olun; görünürde yanlış olan her dönüş, yeni şeyler öğrenme ve yaşama fırsatıdır.
- Fırsatın çoğu zaman kapıyı çaldığını, ama bazen bunu yumuşak bir biçimde yaptığını unutmayın. Hedeflerimizin peşinden gözü kapalı koşarken, beklenmedik ve harika olasılıkları genellikle gözden kaçırırız.
- Sahip olduğunuzu isteyin; yaşamınızı kendi kıstaslarınızla ölçün; kim olduğunuzdan, ne yaptığınızdan ve sahip olduklarınızdan gurur duyun.
- Macera arayın; yaşamınızı bir kerelik seyahat olarak görün; yeni ve farklı deneyimlere rağbet edin.
- İnsanları kendinize çekin; sürekli yeni insanlarla ilişkiler kurun, oluşturun ve geliştirin ki her zaman başkalarının desteğini ve dostluğunu kazanasınız.
- Sınırlarınızı kabul edin; yetersizliklerinizi ve sınırlarınızı avantajınıza kullanabileceğiniz benzersiz niteliklere dönüştürün.
- Önyargısız olun; bugüne odaklanın, geleceğe yönelik bir taahhütünüz olsun ve işlerin nasıl gelişeceğini merak etmekten kaçının.
Söz konusu sırların her biri için, adı geçen kavramı uygulamanın bazı ipuçları var. Hemen bugün deneyebileceğiniz birkaç ipucu şöyle:
- “Kararlar” değil, “temalar” belirleyin. Bir karar (başka bir deyişle bir hedef) almak yerine, gelecek yılınızı tanımlayacak bir sözcük belirleyin. Cesur olan ve size ilham veren birşey seçin. 5 kilo vermek yerine, “sağlık”ı seçebilirsiniz. Geniş anlamıyla “ilişkiler”, “bir erkek arkadaş bulmak”tan daha çok işinize yarayabilir. Herhangi bir sözcük kullanılabilir: “zarafet”, “macera”, “sükunet”, “oyun”.
- “Yapılacak” listeleri yerine “yapılabilir” listeleri kullanın. “Yapılacak” listeleri, sizi tüketebilir; çünkü bunlar kendinizi yapmak zorunda hissettiğiniz şeylerdir. “Yapılabilir” listeleri, size ilham verdiği için yapmak isteyeceğiniz şeyleri içerir. Önünüze bir seçenek sunar. “Yapılabilir” işler listenizi uzun, “yapılacak” işler listenizi kısa tutun.
- Filtrenizi değiştirin. “Macera aramanın” bir yaratıcı yolu da başka biri olduğunuza kendinizi inandırmaktır: bir ressam, bir müzisyen ya da bir doktor. Sizden farklı biri olduğu sürece kim olduğu fark etmez. Sıradan bir gününüzü bir başkasının kimliğiyle yaşadığınızda, daha önce hiç görmediğiniz şeyleri göreceksiniz.
- Yaşamın tüm renklerini takdir edin. Şu anda olduğunuz yerin değerini bilmenize yardımcı olması için zıtlıklar yaratın. Her zaman beş yıldızlı bir otelde kalmak yerine bir çadırda ve uyku tulumunda yatın. Bir hayır işi için gönüllü olun. İşe otobüsle gidin. Bir esnaf lokantasında yemek yiyin. Daha az çekici bir görevi olan bir kişiyle bir haftalığına işinizi değiştokuş edin. Yaşamın tüm renklerini tadın.
Bugünkü İngilizcede “hedef” sözcüğünün kökeni, Eski İngilizcede “engeller” ya da “bir mani” anlamına gelen bir sözcüğe dayanır. Bir hedefe ulaşmak için bu engel ve barikatları aşmanız, bu doğrultuda çok çalışmanız gerekir. Bunun tersine, “heves etmek” sözcüğünün kökeni, Latince “nefes almak” ya da “özlemini çekmek” anlamına gelen “ruh” ve “ilham vermek” ile aynıdır.
Engeller ya da ilham. Hangisini tercih edersiniz?