Yazar: Süleyman Gönülkırmaz, Ziraat Mühendisi
Arazide tanık olduğum çok ilginç bir olayı okuyorsunuz...
Çalışma programımızın büyük bir bölümünü dağ, yayla, vadi ve ovalardaki etütler oluşturmaktadır. Tanık olduğum ilginç olay, 1988 yılında Akdeğirmen Barajı etüdü için çalıştığımız Afyon Sincanlı Ovasında oldu. (Sincanlı Ovası 27 Ağustos 1922’de Kurtuluş Savaşımızın en çetin yaşandığı yerlerden birisidir.) Amacımız ovadaki arazileri sınıflamak, bunun için de pek çok parselden toprak örnekleri almaktı. 3 işçi arkadaşla sürdürdüğümüz bu çalışma yaklaşık 3 ay sürdü. Zaman kaybetmemek için yemeklerimizi de arazide yiyorduk.
Bir gün öğle yemeğini tam bitirmek üzereydik ki; yakın bir yerden iki taşın birbirine vurulması gibi tak tak diye sesler gelmeye başladı. Aslında bu ses, arazide dolaşanların, hayvan otlatanların da şahit olabileceği tanıdık bir sesti. Bu ses, kaplumbağaların çiftleşme zamanında kabuklarını birbirine vurmasını andırıyordu. Sesin geldiği tarafa yönelince, gerçekten küçük bir çukurcuğun içindeki kaplumbağaları hemen gördük. Fakat bu kez durum biraz farklıydı.
Kaplumbağalardan biri ters dönmüş diğeri geri çekilip ona vuruyor tak… tak...5-6 saniye sonra tekrar vuruyor tak… tak...
Bunlar ne yapıyor diye meraklı gözlerle onları izlerken kumdaki izleri fark ettim. İzleri kumsaldan dolayı çok net görüldüğünden tam olarak neler yaşandığını anlamam da zor olmadı. Bu iki kaplumbağa o çukurcuğun yanından geçerken bölgenin kumsal oluşundan dolayı, biri yuvarlanıp o çukura düşmüştü.
Kaplumbağa kumsal alandan geçtiği zaman ayak izlerinin ortası düzleşmiş gibi görünür. Bunun nedeni, karın bölgesinin toprağa sürtmesidir. Birinin ayak ve karın bölgesinin izleri çukurcuğun içine kadar inerken, diğerinin izleri eğimli alanın başında kayboluyordu. Birinin yuvarlandığı, diğerinin onun yanına geldiği kesindi. Biz merakla, diğerinin vurarak ne yapmak istediğini anlamaya çalışırken, işçiler “Ters döneni çevirelim” dedi. Ben de “Mutlaka yardımcı olacağız ama önce onların ne yaptığını görelim’’ dedim.
İki kaplumbağayı izlemeye devam ettik. Sonunda diğer kaplumbağa ters dönmüş olanını vura vura çukurcuğun yamacına getirdi ve onun vücudunun bir kısmının yamaca gömülmesini sağladı. Ters dönmüş kaplumbağa ayaklarını sürekli oynatırken yamaca ayağını dayadı ve böylelikle kendini iterek doğrultmayı başardı. Şaşkınlığımız devam ederken, kurtulan kaplumbağa diğerinin burnuna burnunu yaklaştırdı ve tısss diye bir ses çıkardı. Bu sanırım bir teşekkürdü.
Yaşamınıza, eğitiminize ve sağlığınıza katkı koyan veya koymuş olan her kim ise, hiç beklemeden ona teşekkür edin, derim.