Çeviri: Aylin Tarhan
Mayıs 2008’de bu soruyu sorduğumuzdan bu yana, çok gündemde olan bir konu haline geldi. Lehman Brothers’ın iflasına izin veren ABD yetkilileri bunu bir ceza olarak planlamış olabilirler; pek çok analist şimdi bu hareketin finansal sistemin erimesini hızlandıran bir hata olduğunu ileri sürüyor.
Herhalükarda, Lehman bir istisnaydı; tüm dünyadan yetkililer hızla, küresel mali sistemi risk altına sokabileceği için, bankaların artık batmalarına izin verilemeyeceği sonucuna vardı. Aslında cezalandırılmak bir yana, diğer sorunlu bankalar kurtarma planlarıyla kurtarıldılar ya da mali açıdan daha güçlü finans şirketlerinin kollarına yönlendirildiler; örneğin Merrill Lynch Eylül 2008’de Bank of America’yı satın aldı/kurtardı.
Eylül 2008’de -“Kapitalizm yükseliyor, sosyalizm çöküyor” cümlesini hatırlatan bir hareket olan- ABD Hazine Sekreteri Henry Paulson tarafından önerilen ABD finans sisteminin 700 milyar dolarlık kurtarma planına hakaretler ve başkaldırmalar oldu. Aslında plan, 3 Ekim 2008’de değiştirilip kabul edilmeden önce, 29 Eylül 2008’de Temsilciler Meclisi’nde oylanarak reddedilmişti.
Doğru ya da yanlış, bu durumdan bankacılık ve finans sektörünün suçlanması gerektiği yönünde genel bir kanı var. Bankalar ABD’de, İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da, İsviçre’de ve Benelüks’te vergi verenlerin paralarıyla kurtarıldığı için, medya ve kamu, bankaların kendilerine çok fazla pay çıkararak ya da kredi ihtiyaçlarını karşılamak yerine paranın üstüne oturarak vatandaşların cömertliğini suistimal etmelerine yönelik işaretlere karşı tetikteler. Bankacılar tarafından yapılan pek çok PR rezilliği var. 24 Ekim 2008’de New York Times’dan gazeteci Joe Nocera, JP Morgan Chase çalışanlarıyla bir konferans görüşmesini yazdı, bu görüşmede bankanın kurtarma parasını tüketici kredilerini kolaylaştırmak yerine daha zayıf bankaları satın alarak büyümek için kullanmayı planladığı belirtildi. İngiltere’de Finans Bakanı Alistair Darling, büyük banka patronlarını, İngiltere Merkez Bankası’nın faiz oranlarında tarihi yüzde 1,5 puanlık indiriminden faydalanmaya ikna olmaya davet etti.
Bu davet, Parlamento Hazine Komitesi Başkanının “Çok kıt görüşlüler. Vergi verenlerden gelen muazzam miktardaki parayı ve tam güvenceyi göz önüne alarak, sosyal sorumlulukları olduğu da kendilerine hatırlatılmalı. Üstlerindeki baskı bu sorumluluğu anlayana kadar sürecektir,” yorumunu yapmasına yol açtı.
Net sonuç, tam bir ilgisizlik olarak görülüyor. Finansal sistem kesinlikle hükümetin kurtarma planına devam etme yönündeki istekliliğine bel bağlıyor, ama hükümetler kesinlikle bankaların ve finansal hizmetlerin parayı ekonomide dolaşır tutmalarına bel bağlıyor.
Mayıs 2008’de, mali krizin bankacılık endüstrisi için daha sıkı düzenlemeler anlamına gelip gelmeyeceğini sormuştuk. Kasım 2008 itibariyle, bu kesinlikle konuşuluyor, ama Washington’daki dünya liderlerinin G20 Zirvesi bu konuda belirgin hiçbir adımla sonuçlanmadı. Bir takip toplantısı, 30 Nisan 2009 için, Barrack Obama’nın ABD Başkanlığı ofisini devraldığı günden 101 gün sonrasına planlandı.
Şimdikinden daha sağlam bir küresel mali sistemi tasarlamak ve bunu zorlamak mümkün mü? Bankalar daha fazla istikrar sağlamak için işbirliği yapacaklar mı, yoksa küresel finans kurumlarının çıkarları artık küresel ekonominin çıkarlarından ayrılıyor mu?..
E-BÜLTEN
ipuçları
Eğer Suçlular Bankacılık ve Finans Sektörüyse, Onları Kim ve Nasıl Cezalandıracak?