Yazar Stephen Levine şu soruyu soruyor: "Bir saatlik ömrün kalsa ve tek bir telefon görüşmesi hakkın olsa; kimi arardın, ne söylerdin ve bunun için neyi bekliyorsun?" Müthiş bir mesaj!
Neyi beklediğimizi kim bilebilir? Belki sonsuza kadar yaşayacağımıza inanmak istiyoruzdur. Belki de nasıl olsa bir gün sevdiklerimize onları ne kadar çok sevdiğimizi söyleyecek fırsatımız olacağına inanıyoruzdur. Nedeni ne olursa olsun, çoğumuz haddinden fazla bekliyoruz.
Kadere bakın ki bu stratejiyi büyükannemin doğum gününde yazıyorum. Babamla birlikte bugün mezarını ziyaret edeceğiz. Büyükannem iki yıl önce öldü. Göçüp gitmeden önce, ailesindeki herkesi ne kadar çok sevdiğinin söylenmesini ne kadar önemsediği olduğunu fark etmiştik. Bu, hiçbir şeyi beklemek için yeterince iyi olmadığına dair güzel bir hatırlatıcıdır. Sevdiklerinize onları ne kadar sevdiğinizi söylemek için zamanınızı kullanın.
İdeal olarak birine bunu şahsen ya da telefonda söyleyebilirsiniz. Acaba kaç kişi telefonu açtığında "Sadece seni ne kadar çok sevdiğimi söylemek için aradım!" sözlerini duyuyor? Bunun karşıdaki insan için dünyalara bedel olduğunu gördüğünüzde çok şaşırabilirsiniz. Böyle bir mesajı siz nasıl almak isterdiniz?
Telefonda konuşmaktan hoşlanmıyorsanız, içten bir mektup yazın. Her hâlükârda alışırsak, hayatınızdaki insanlara onları ne kadar çok sevdiğinizi söylemek gününüzün bir parçası olacaktır. Muhtemelen bunu duyduğunuza şaşırmayacaksınız ama bunun karşılığında çok daha fazla sevgiyle karşılanacaksınız.
Carlson, Richard. Ufak Şeyleri Dert Etmeyin, Diyojen Yayıncılık, 2023, 70-71, çev. Uğur Mehter.