Yazar: Enis Batur
Hiç kimsenin yazılı adresini bilmeyen, kendisi de sürekli adres değiştiren birini arıyorum: Bir romanda ‘model’ olarak kullanmak üzere. Böyle birini tanımadım bugüne dek, bu konuda umudumu da yitirmedim, öte yandan bununla taban tabana zıt eğilimler taşıyan pek çok tanıdığım oldu: Ellerinde inanılması güç kalınlıkta adres defterleri, dünyanın dört bir ucunda herkesin adresini not etmiş, bir-iki kez gördükleri insanları bile kayda geçirmiş, adreslerini yenilemiş insanlar. Herkesi hep ararlar mı, yolculuğa çıktıklarında yüzlerce kartpostal mı gönderirler, hiç bilemedim. Kimileri adres defterlerini düpedüz iş edinirler: Neredeyse rehber kalınlığında bir “ana” defterleri vardır, bir de yabancı ülkelerdeki tanışlarının adreslerini ayrı bir deftere, tanışlarının yalnızca telefon numaralarını ayrı, daha küçümen bir deftere geçirirler, işin ilginç yanı, bu defterleri gene de yanlarından eksik edemezler.
Nedir adres defteri? Yalnızca, gündelik yaşamımızda bize belli bir kolaylık sağlamak amacıyla akıl edilmiş bir araç, küçük çapta bir “memo” mu? Yoksa, bir “memento mori” mi: Şu “ölümlü dünya”da, bize, aradabir, sayfalarını karıştırırken, sandığımız kadar yalnız olmadığımızı anımsatan bir tezkîre mi?
Her yıl başında küçük, ceket cebime sığacak boyutlarda, yeni bir adres defteri edinirim: Ölenleri, benim için ölmüş sayılanları, adresi geçerli olmaktan çıkmış olanları, cebir kullanarak adresini yazdırtanları çıkarır; küçük kartlara yazıp da defterin içine tıkıştırdığım adreslerin bazılarını eklerim. Bu defterden hiç eksik olmayanlar da vardır, bir ya da birkaç yıllığına oraya girmiş olanlar da. Ama bu defteri, tanıdığım dünyanın bir kılavuzu saymam ben: Hayatımda çok önemli yer tutan kimi insanlar biliyorum, nerede yaşadıkları tasalandırmıyor beni.
Ya ben: Kimlerin, neden adres defterindeyim? Neden yazıyorlar ve yazmıyorlar bana? Kimler yitirdi izimi, kim hâlâ yanlış bir adrese postalıyor bana yazdığı mektupları – bilmiyor, bilemiyorum.
Kaynak: Enis Batur, Gönderen: Enis Batur, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1991, ss.24-25.