Yazar: Deniz Esin

Hepimiz, her fırsatta “içimize doğru” bağırıyoruz.
Bu devirde çalışan kadın olmanın bilinen zorluklarının yanı sıra, bilinmeyen ve gerçek bir dram taşıyan perde arkasını da incelemek lazım. Buz dağından da öte, içimizde birer volkanik facia taşıyoruz aslında. Hepimiz günden güne birer küçük şeytana dönüşüyoruz. Tarihte olay yaratan tüm karakterleri üst üste koysanız, benim şu kurumsal hayatta gördüğüm/yaşadığım çakallıkların 10’da biri etmezler. Mesela Kleopatra’nın dramıyla yan yana koyunca bizim halimiz aşağı yukarı şöyle:
Kleopatra, Antik Mısır'ın son Hellenistik kraliçesidir.
Bizler de metropollerin son delileriyiz, aynı kapıya çıkıyor. Bizden sonraki neslin kendisini dağa taşa, kuşa böceğe vurması muhtemel.
Asıl ünvanı VII. Kleopatra olmasına rağmen kendisinden önce gelenler unutulduğu için, kısaca Kleopatra olarak bilinir.
Biz de ömür billah sınıf arkadaşlarımızı geride bırakmak için “ama ben okurken çalıştım” gibi tuhaf bahanelerle öne çıkmaya, adımızı kısaltmaya, garip sıfatlarımız ile hatırlanmaya debelendik. Hangimiz kendisini hatırlatabildi, orası tartışılır...
Kleopatra, 9 dil bilen zeki bir kadındı.
Şimdi herkes CV’sini yavaşça çantasından çıkartsın ve alt alta sıraladığı en az 9 “becerisi”ne dikkatle baksın. Bir halta yaramadılar değil mi?
Aslen Yunan olan Kleopatra, (ki hepimizde bi göçmenlik mutlaka vardır...) babası XI. Ptolemaios`un vasiyeti üzerine kardeşi ile evlendi. O zamanlar Mısır'da egemen olan Yunanlılar Mısır toplumuna karışmamak için kendi soylarından olan kişilerle evleniyorlardı, bu da akraba evlilikleri sonucu özürlü insanların doğumuna yol açıyordu.
Okey, buna biz karşıyız ama biraz dikkatli bakarsanız evli arkadaşlarınızın babasından ve erkek kardeşinden evlenene dek çektikleri ne varsa, seçtikleri adamlarda da aynı pislik özelliklerin olduğunu görürsünüz. Kağıt üzerinde değilse bile, ruhani olarak hepimiz kendi ölüm meleklerimizi seçmek üstüne programlanmış gibi davranıyoruz...
Babası öldüğünde 18 yaşında olan Kleopatra tahta çıktı. Halkın içine girebilmek ve halkın kendisini benimsemesi için kendini Mısır dinine verdi. Kardeşi tarafından iktidardan uzaklaştırılıp sürgüne yollandı.
Liseyi bitirir bitirmez çalışmaya başladım. Bir süre sonra ailemin sorumlu(!) tavrına istinaden evin tüm masraflarını üstlendim. Ve bilin bakalım kim bana yardım etti? Kimse. Tanıdık geldi mi?
Kleopatra iktidara yanında büyük Roma imparatoru Sezar ile geri döndü. Kleopatra'nın bir halı içinde Sezar`ın sarayına girdiği ve bu büyük kralı kendine aşık ettiği rivayet edilir. Bu olaydan sonra kardeşi, kimsenin bilmediği bir sebeple Nil sularında boğuldu.
Senelerce baba evinin ya da oradan kopup gittikten sonra kendi başına kurduğu tek göz yuvasının ocağını tüttürmeye debelenen bekar beyaz yakalı kadınlar, evlenir evlenmez birer alışveriş makinesine dönüşürler. Yalnızca bununla da kalmayıp sanki son 10 yıldır plaza köşesinde kariyer pazarlığı değil de günde 3 öğün 5 çeşit yemek pişirmiş gibi mutfak uzmanı kesilirler. Kardeş, en yakın arkadaş, çevrede kim varsa yakasından tutup saatlerce evliliğin tatlılığını güzelliğini düzenini tertibini anlatıp ruhlarını boğar, duygularına işkence ederler. Halısının içinde efendi gibi saraya sızan Kleopatra, bizim yanımızda melek kalır, melek.
Kardeşinin aradan çekilmesi ile Kleopatra tek başına iktidar koltuğuna oturdu. O sırada Sezar'dan bir çocuğu oldu ve minik Sezarion’u alıp Roma'ya gitti.
Duygusal işkenceleriyle kardeşini de sonunda “ideal” kocaya kakalamayı başaran beyaz yakalı kadın artık çocuk yapabilir. Ve o çocukla o kadar çok gurur duyar ki, değil Roma, bıraksalar Afrika kıtasını baştan sona dolaşıp “bakın bunu ben yaptım” diyebilir. Ben böyle kucağında bebesiyle dolaşırken akıllı telefonundan mail yanıtlayabilecek en az 10 tane kadın tanıyorum.
En büyük hayali, iki imparatorluğu birleştirip Büyük İskender'in de hayali olarak bilinen tüm dünyaya sahip olmaktı.
Bir tarihte birisi bana “hep daha iyisini isteyeceksin, değil mi?” demişti. “Hayır” diyemedim...
M.Ö. 44'te Sezar ölünce bu hayallerini ertelemek zorunda kaldı.
Kimseye hayatınızı bağlamayın, taş olursunuz. Kalbiniz ayrı ruhunuz ayrı, kaskatı kalıverirsiniz. Buna da “hayır” diyecek varsa, buyursun bekliyorum... Ama esas mevzu kariyerinizde de en çok güvendiğiniz insanlardan nasıl güzel, büyük ve unutulmaz kazıklar yediğiniz. Tam zam beklediğiniz dönemde yerden yere vurulduğunuzu, “bu iş şahane olacak” dediğinizde sırtınıza saplanan bıçakları, günler gecelerce çalışıp hazırladığınız projelerinizi “ben yaptım” diyen patronlarınızı unutmanız mümkün mü?
Sezar ölünce Roma İmparatorluğu, tahta çıkan Octavian (Sezar'ın yeğeni) ve Marcus Antonius arasında ikiye ayrıldı. Doğu artık Marcus tarafından yönetilmekteydi ve ilk işi de Mısır'ı ziyaret oldu.
Beklediğiniz terfi gelmeden hemen önce departman bozulup yerine iki ayrı servis açıldı ve ikisinin de başına birer tane damdan düşen lavuk atandı değil mi? Ha bir de sizi şimdi nereye koyacaklarını bilemedikleri için öyle ortalıkta kafası kesik tavuk gibi dolanıyorsunuz. Yalnız değilsiniz...
Antonius Kleopatra'ya delice aşık oldu. Kleopatra'nin Antonius'dan da iki kız çocuğu oldu.
Hah işte Kleopatra’nın bizden daha akıllı olduğu tek nokta burası. Size ilan-ı aşk eden kurumsal sapıklardan bir tanesine he deseydiniz, şu anda bunu okumak yerine dünyanın lüks bir şehrinde müze geziyor olabilirdiniz değil mi?
Bir süre Tarsus'da yaşadılar ve bu yıllarda Octavius`a savaş açtılar. Actiumda yapılan savaşta Kleopatra ve Marcus kaçmak zorunda kaldı.
İskenderiye'deki sarayına dönen Kleopatra'nın kendisini bir kobraya sokturarak intihar ettiği rivayet edilir. Öldüğünde 39 yaşındaydı.
Yenilgiyi kabul edemeyen herkesin sonu intihardır. Biz mesela yıllara yenildiğimizi kabul edemeyip botoks iğnelerini sokuyoruz yüzümüze gözümüze. Vücudumuzdaki Dukan diyeti etkileri ilerleyen yıllarda Gut hastalığı olarak geri dönecek hayatımıza. Sarkan memeler için kariyere verilen ameliyat araları, büyüyen göbeklerde lipo izleri... 39’da hala bıçak altına yatmamış, botoks iğnesi yememiş, herhangi bir diyete başlamamış kurumsal kadınları alınlarından öperim.
Tarih, tekerrürden ibaret. O tekerrür zincirini kıracak ve tüm kötülüklerin zirvesine çıkacak kadar zehirli sarmaşıkların kol gezdiği çağımızda, korkarım kıyameti yaşayarak öğreneceğiz.
Dikkat, kıyamette ilk kurtarılacaklar plazalardaki Kleopatralar!