Yazar: Steve Gillman
IQ testi, kişinin “entelektüel zeka”sını ölçmeye yarar, ne kadar akıllı olduğuna dair temel bir derecelendirme sunar. İnsanları bu yolla ölçmeye çalıştığımızda, bunun iş yaşamlarında ya da akademik çalışmalarında ne kadar iyi performans göstereceklerine dair bir öngörü sağlayacağını umarız. Elbette bunun pek işe yaramadığını da biliriz. Son derece zeki insanların “daha zayıf” zekaya sahip insanlardan daha az başarılı olduğu örnekler bulabiliriz.
Akademik dünyadaki araştırmalar, bir öğrencinin öz disiplin alışkanlıklarının, IQ testinde alınan dereceye kıyasla yüksek notlara işaret etme olasılığının daha fazla olduğunu göstermiştir. Hiç şüphesiz, ikinci tip testin yararı sınırlıdır; ama alternatifi nedir? Bir olasılık, “zeka uygulaması” ya da “IA testi”dir.
IA Testi
Buradaki fikir, “kağıt problemleri” konusunda beyninizi ne kadar iyi kullanabildiğinizi ölçmek değildir. “Beynin potansiyelini” ölçme işi, IQ testinin konusudur. Bir IA derecesi, aslında zekanızı yaşamınızda ne kadar iyi uyguladığınızı ölçer. Bildiğim kadarıyla, bugüne kadar hiç kimse bu tarz bir sistematik test geliştirmedi. O zaman bu test nelerden oluşacaktır?
Büyük ihtimalle, bir tür standart IQ testiyle başlayacaktır. “Elinde ne var” ölçüsü, “Onunla ne yapıyorsun” ölçüsüyle birlikte kullanılarak bir IA puanı üretecektir. İlk sayı (IQ puanınız), “uygulama” ölçümlerine göre eklenir ya da çıkarılır. Ama bunun için ne kullanacağız? Pek çok olasılık vardır.
Bir “zeka uygulama ölçüsü” olarak geliri kullansaydık, söz konusu IQ seviyesine yönelik olarak ortalama gelir için sıfırla başlayabilir; bunun üzerinde ya da altında olunduğunda puan ekler ya da çıkarabilirdik. Bu, şu fikre dayanır; daha zeki olmak, kişi bu zekayı iyi uyguluyorsa daha yüksek gelir sağlar. IQ puanlarını 10 seviyeye ayırabiliriz ve her biri için ortalama geliri bulabilir ya da kişinin gelirinin ne “olması gerektiği”ne dair bir şema yaratabiliriz. Ardından, kişinin “farz edilen” gelirinin üzerinde kazandığı her seviye için bir puan ekleyebilir, bu gelirin altında kalan her seviye için ise bir puan düşebiliriz.
Elbette bu ölçü, daha yüksek gelirin, ya bir nesnel değer ya da en azından test edilen kişinin bir hedefi olduğunu varsayar. Bu yeni test biçimiyle ilk ciddi sorun ortaya çıkar. İnsanların zekalarını ne kadar iyi uyguladıklarını ölçeceğimiz nesnel bir değerler setini mi kullanmak istiyoruz, yoksa kişinin kendi belirlediği hedeflere göre mi ölçeceğiz? Her iki yaklaşımın da zorlukları vardır. Birincisi, neyin evrensel olarak değerli olduğu konusunda bir miktar uzlaşma gerektirir. İkincisi, insanların değer verdikleri şeyi gerçekten bildiklerini varsayar.
Bütün olası ölçümlerin sorunu budur. Bir kişinin ilişkilerde, sağlık bakımında, yaratıcı ürünlerde, hatta mutlulukta ne kadar başarılı olduğunu görmek için bazı ölçüm şekilleri yaratabiliriz; ama, bu şeylerin değerinin ne olduğunu ya da test edilen kişinin bu şeyleri gerçekten ne kadar arzuladığını kolayca söyleyemeyiz. Başta, bu standartlar ve ölçümler sorunu, bir zeka uygulama testi geliştiremeyeceğimizi düşündürtür. Oysa, bir standart seçebiliriz (ya da iki test geliştirebiliriz). Ölçümlemeyi ise zaten yapıyoruz.
Bir kişi hakkında herhangi bir zamanda “Elindekini kullanmıyor” ya da “Çok akıllı; ama bundan faydalanmıyor” gibi birşey dediyseniz, ölçümleme yapıyordunuz. Kişinin neyi daha iyi yapabileceği hakkında bir fikriniz olmadan böyle şeyler söyleyemezsiniz. Bu tür yorumlar, o fikre ya da standarda karşı performansın ölçülmesidir. Evet, kesin değildir; ama, bu tür şeylerin ölçüldüğünü kabul eder.
IA testi, bunu basitçe daha kesin hale getirir. Bir istatistikçi, ölçmek zor olduğunda pes etmemeniz gerektiğini söyler: Daha fazla ölçüm yapmalısınız. Örneğin, kapıyı ölçmek için elinizdeki tek şey kusurlu cetvellerse, birini bir kez kullanmazsınız. Hepsini birkaç kez kullanarak ve ortalamayı alarak doğru ölçüme yaklaşabilirsiniz. Farklı gruplardaki insanların görece mutluluklarını ölçüyorsanız, gruplar ister oturulan ülkeye, isterse IQ seviyesine göre belirlenmiş olsun, yeteri sayıda ölçüm yaparak ölçümlerdeki kusurların bir dereceye kadar üstesinden gelebilirsiniz. Gruplardan biri, binlerce insan farklı yöntemler kullanılarak test edildikten sonra tutarlı bir biçimde daha yüksek puan alıyorsa, bu veri, daha kesin ve yararlı hale gelir.
O halde, birey seviyesinde de tek bir ölçümün belirsizliğinden ötürü pek çok şeyi pek çok şekilde ölçmek isteriz. Belirtildiği gibi, geliri ölçebiliriz; ama, kişinin ideal olduğunu düşündüğü gelire göre yeniden ölçebiliriz. Bunu yaş için de uyarlayabiliriz. İlişkilerdeki başarıyı altı farklı yoldan, günlük ev işlerinde zekanın uygulanmasını ise pek çok şekilde ölçebiliriz. Bütün bu farklı ölçümleri kullanarak, gerçekten anlamı olan bir puan belirleyebilecek bir IA testine varabiliriz. Belki de varamayız.
Belki de “zeka uygulaması” fikri, bir test geliştirmek için değil, bazı testlerin ne kadar kusurlu olabileceğini göstermek açısından yararlıdır. Bir kişinin bir IQ testinde 70, diğerinde 140 puan aldığını görmüştüm; okuma yazma bilmeyen bir milyoneri duymuştum. Kullanılmakta olan onlarca nesil testten sonra bundan daha kesin ya da kestirimci olamıyorlarsa, bir IA testi için de çok fazla umut kalmayabilir. Yaşamın kendisi gerçek bir “IA testi”dir ve belki de çok daha uzun bir süre, elde edeceğimiz en yakın ölçümler, “Elindekini nasıl kullanacağını elbette biliyor” ya da “Potansiyelini tam olarak kullanmıyor” gibi yorumlara yol açan sezgisel ölçümler olacak.