Yazar: Paula Gregorowicz
Stephen Covey devrim yaratan büyük kitabı “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı” ile
pazarı ele geçirmişken, Canadian Rockies bölgesine yaptığım seyahatten bu yana,
hayvanlar aleminin bize çok daha fazla bilgelik sunabileceğine inanıyorum. İnsanların
birbirine zıt başparmakları var diye bilgelik piramidinin tepesinde yer aldıklarını
söyleyen kuramı unutun. Kişinin, ne kadar akıllı ve yenilikçi olsak da bazen
bizi gerçekten başarıya ulaştırabilecek ve yaşamdan zevk almamızı sağlayabilecek
temel mantığı kaybettiğimizi anlamak için çok uzağa değil, vahşi yaşamın yönetim
şekline, çevresel konulara ve genel olarak yaşamın temposuna bakması yeterlidir.
Banff ve Jasper bölgelerinde çilek mevsimi olduğundan tam güç doğaya çıkan boz
ayılara kafayı takmadığım zamanlarda, tüm dikkatimi çevremizdeki vahşi yaşama
veriyordum. Bu büyülü yaratıklar, bize ne öğretebilirlerdi? İşte bulduklarım...
Doğanın Ritmini Takip Edin
Doğanın ritminde evrensel bir gel-git vardır. Sert kışlarda hareketlilik yavaşlar.
Ayılar kış uykusuna yatarlar, dağ keçileri daha yüksek tepelere çıkarlar ve balıklar
donmuş suyun altında beslendikleri için daha az hareket ederler. Bu hayvanlar,
bu işleri farklı yapmaya kalksalar, hayatta kalamazlar.
Buradan alınacak ders şudur; her birimizin kendimiz için ideal olan kendi kişisel
ritmi vardır ve bunu çevremizdeki doğal dünyaya göre ayarlamamız gerekir. Günlerimizi
hücrelere tıkılmış vaziyette geçirdiğimiz, suni ortamlarda yaşadığımız ve sosyal
yaşamın kurmaca hızında hareket ederek kimi zaman uyumsuzluğa düştüğümüz için,
yaşamın doğal akışından fazlasıyla uzaklaşıyoruz.
Hepimizin vahşi yaşama dönmemizi ve memleketi terk etmemizi önermiyorum; ama
yaşamın hızına uyacak biçimde yavaşlamamızın önemli olduğuna inanıyorum. Her
gün bedenimizin ve çevremizdeki doğal dünyanın ritimlerini tanıyıp onunla akmamız
gerekiyor.
İçgüdülerinize Güvenin
Hayvanlar içgüdülerine göre yaşar ve ölürler. Eyleme geçmeden önce oturup tablo,
grafik ve beyaz kitapları analiz etmezler. Bir durumu değerlendirirken kılı kırk
yarmazlar. Bir hayvan ürkerse, hemen o an kararını vererek ya saldırır ya da
kaçar. Yırtıcı hayvanlar yakındaysa, kendini elinden geldiğince iyi kamufle eder
ve tetikte bekler.
Bir karar anında içgüdülerinizin size birşey söylediği ama sizin biraz düşündükten
sonra anlamsız bulup uygulamadığınız oldu mu? Büyük ihtimalle kendinize “İçgüdülerime
güvenmeliydim!” dediniz. Hepimiz içgüdülerimize kulak verme yetisine sahibiz.
Bu da bize zihnimizin gevezeliklerinden kurtulma imkanı verir. Bunu yaptığımızda,
daha iyisini başarma ve daha doğru kararlar verme şansımız artar. Dolayısıyla,
pratik ve temel analizi gerektiren tercihlerle karşı karşıya kalsanız bile her
gün en iyi seçimleri yapmanızı sağlayacak içgüdülerinize kulak vermeyi unutmayın.
Düşmanlarınızı ve Arkadaşlarınızı Tanıyın
Hayvanlar, zaman ve enerjilerini düşman olmayanlarla kavga ederek harcamazlar.
Savaş konusunda seçicidirler ve yalnızca tehdit edildiklerini hissettiklerinde
saldırırlar. O halde bile mümkünse ilk önce savaşmak yerine tehditten kaçmayı
denerler. Elbette, avlanmak ve yemek için öldürme ihtiyacı duyan yırtıcı hayvanlar
vardır; ama bunlar, bu konuda metotlu davranırlar ve yalnızca yiyecek peşinde
koşarlar; hayvanlar aleminde işleri renklendirme çabaları yoktur. Av ve avcı
arasında müthiş bir denge vardır. Bu denge, her hayvanın kendi rolünü oynadığı
yaşam çevriminin akışını sağlar. Hayvanlar alemi, bir üst plan çerçevesinde uyum
içinde yaşar.
Kendi türünüzün diğer üyeleriyle (diğer insanlarla) nasıl bir etkileşim içindesiniz?
Başkalarının en iyi biçimde davranacağını mı farz edersiniz, yoksa ilk anda saldırır
mısınız? Yaşamınızı başkalarının ellerinden gelenin en iyisi olmalarına yardım
ederek mi geçirirsiniz, yoksa kıtlık olduğu mantığıyla yaşayıp yaralanma olasılığınızdan
korkarak bir kol boyu uzağınızda tutsanız bile herkesi potansiyel bir avcı olarak
mı görürsünüz?
Eşsizliğinize Değer Verin
Ağaçlarda balık bulamayacağınız gibi gölde yüzen geyik de göremezsiniz. Neden?
Çünkü hayvanlar alemi, güçlü yanlarını bilip kullanmayı çok iyi öğrenmiştir.
Hayvanların dünyasında sorumlu hayvanın grupların zayıf yönlerine odaklanarak
balığa koşma yeteneklerini artırması, kuşlara da yüzme konusunda kişisel gelişim
dersleri alması gerektiğini söylediği herhangi bir yıllık performans değerlendirmesi
göremezsiniz. Böyle yapsalardı, hayatta kalamazlardı. Bunun yerine anne hayvanlar
yavrularına doğal yeteneklerini nasıl geliştirebileceklerini öğreterek türün
devamını sağlarlar.
Doğanın düzeni buysa, insanlar neden bu dersi atlıyorlar? Kişisel gelişimin ve
kendinizi asla yapamayacağınızı düşündüğünüz alanlara yönlendirmenizin önemini
anlatacak ilk kişi olurdum. Ne var ki, çoğumuz, kendi çarkımızı döndürerek ve
benzersiz yeteneklerimizi asla gerçek anlamda yeşertemediğimiz zayıf yönlerimize
odaklanarak yaşıyoruz. Bunun yerine güçlü yanlarımızı ve tutkularımızı kullanarak
başarıya ulaşsak ne olurdu?
Odaklanın ve Anın İçinde Olun
Hayvanlar aynı anda birden fazla iş yapmazlar. Bir kuşun yuvasını yaptığını ya
da bir ev kedisinin ortalıkta gezindiğini görüyorsanız, bilin ki yaptıkları işe
%100 odaklanmışlardır ve tamamen o anı yaşıyorlardır. Daha sonra, yarın, hatta
10 dakika sonra ne olacağı konusunda endişe duymazlar. Bir yandan e-postalarını
kontrol ederken bir yandan yiyecek aramaz ve yuva yapmazlar.
Başarının anahtarının, odaklanmak ve o anın içinde olmaktan geçtiği konusunda
benimle hemfikir olmayan bir uzman ya da işletme yoktur. Öyleyse neden herhangi
bir zamanda elimizdeki işe yeterince uzun bir süre tam odaklanamıyoruz? Kendinizi
bir hobinize kaptırmış ve yaptığınız işe tüm enerjinizle dahil olmuşsanız, sözünü
ettiğim duyguyu tanıyorsunuz demektir. Her gün işinizde ve dışarıda bu duyguyu
daha çok hissetmeyi nasıl başarabilirsiniz?
Hedeflerinizi Açıkça Tanımlayın
“Hayvanların hedefleri var derken neyi kastediyorsun?” diye düşünebilirsiniz.
Hayvanların bir iş planları ve dairesel çizimleri olmayabilir; ama, kesinlikle
hedef odaklıdırlar. Örneğin, anne kuş yumurtlamadan önce yuvayı yapmak zorundadır
ya da ayı kış uykusunu atlatabilmek için yeterince yemek yemelidir. Neye ihtiyaçları
olduğunu çok net bilirler ve hedeflerine doğru kalben ilerlerler.
Gerçekten ne istediğinizi bilmiyorsanız, ona ne zaman ulaşacağınızı nasıl bileceksiniz?
Açıkça tanımlanmış bir hedefin özü budur; neye ihtiyacınız olduğunu ve ne istediğinizi
tam olarak bilmelisiniz. Bundan sonrası, zaman içinde gelen ilhamla harekete
geçmek ve aynı anda çok fazla iş yapmaya kalkışmamaktır.
Yalnızca İhtiyacınız Olanı Kullanın / Sürdürülebilir Yaşam
Hayvanlar alemi, aşırılık içinde yaşamadığı gibi, kendisine verilen kaynakları
da israf etmez. Bir yırtıcı hayvan avını yakaladığında, leşin tamamını yer. Kalanlar
ise diğer hayvanların ödülü olur. Etoburlar, ellerinden geldiğince çok avı değil,
ihtiyaç duydukları kadarını öldürürler. Ziyan etmenin, hayatta kalma şanslarını
etkileyebileceğini içgüdüsel olarak bilirler.
Gerçek anlamda yaşamaktan ve gerçekten sakıncalı zevklerden keyif almaktan yanaysam
da maddi şeyleri, ilişkileri ve çevremizdeki dünyayı ele alış biçimimizin, bizim
için neyin mümkün olduğunu doğrudan etkilediğine de inanıyorum. Örneğin, elimizdeki
parayı iyi yönetemezsek ve ona saygı göstermezsek, büyük ihtimalle daha fazla
para kazanamayız; çünkü onu yönetemediğimiz mesajını veririz. Ya da parayı kendimize
çeksek bile (pek çok piyango zengini gibi) o para ellerimizin arasından öylesine
hızlı akıp gider ki başladığımız yere döneriz. Aynı durum, fiziksel ortamımız,
çevre ve başkalarıyla olan ilişkiler için de geçerlidir. Uzun vadede başarılı
olmak, her gün düzgün yaşamak anlamına gelir.
Bir dahaki sefer yaşamınızla ilgili yanıtlar vermeniz gerektiğinde kendinizi
kaybolmuş hissederseniz, bir iki dakika durun ve ipucu bulmak için doğaya bakın.
Yanıtların çevremizde olduğuna sizi temin ederim.