Yazar: Peggy McColl
Harika bir adamla evliydim. Hayatım boyunca, mutlu bir evlilik yapmayı hayal etmiştim. Charles, komik, sıcak ve insancıl bir erkekti. Güvensizliklerimin önemli bir bölümüyle yeterince mücadele ettiğimi ve sağlıklı, sevgi dolu bir ilişkinin parçası olmaya hazır olduğumu düşünüyordum, ama değilmişim.
Çok derinlerde bir yerde, benim bilmediğim bir değersizlik hissi hâlâ vardı. Dolayısıyla, bu harika adamı yaşamıma çekmeme rağmen, bilinçaltında başka bir ilişkiyi sabote ediyordum. Evliliğimizdeki herhangi bir sorunla ilgili onunla yüz yüze gelirsem, bana kızıp beni terk edeceğinden korkuyordum; korku ve kendine az değer verme gibi zor duyguları bastırıp, her şey yolundaymış gibi davrandım. O kendi ihtiyaçlarını dile getirmedi; ben de benimkileri.
Bob Proctor’ın bir seminere katılmak, birdenbire her şeyi anlamamı sağladı. Bob, bir masanın üzerine, her biri yarısına kadar dolu iki temiz bardak koydu. Birinde kahve, diğerinde su vardı. Sudan bir çay kaşığı alıp içi kahve dolu bardağa karıştırdı; ama ben bardakta hiçbir değişiklik göremiyordum.
Bir çay kaşığı su daha karıştırdı; sonra bir daha, bir daha. Ancak defalarca kez su ekledikten sonra, kahvenin yavaşça şeffaflaştığını fark edebildim. Bob bunun, pozitif duyguların, negatif ruh haline sahip bir insan üzerindeki etkisini temsil ettiğini söyledi.
Orada öylece otururken, Bob’un sözlerini düşündüm ve bunları kendi yaşamıma uygulamaya çalıştım. Kızgınlık, üzüntü ya da değersizlik hislerimi yenmek için fazla miktarda pozitif enerjiye ihtiyaç duyduğumu kabul etmeliyim.
Bob daha sonra, bir çay kaşığı kahveyi temiz su dolu bardağa karıştırdı. Sıvının renk değiştirdiğini anında fark ettim. Bob bunun, olumsuzluğun pozitif bir zihindeki etkisi olduğunu söyledi: Bu, bir damla zehre benzer. Bob’un sözleri benim üçüncü kavrayışım oldu:
“Öldürmek için bir damla zehir yeter.”
Doğruydu. Genelde yaşamımın ileriye gittiğini hissetsem de negatif duyguya yol açan birşey yaşadığımda, hemen, ıstırap içindeki bir gençken hissettiğim o berbat ve umutsuz duyguya kapılıyordum. İşyerinde biri beni eleştirse ya da Charles ile tartışsak, bütün pozitif duygularım yok oluyordu ve kızgınlık, utanç, değersizlik, beni esir alıyordu.
En ufak zehir damlası bile pozitif tutumu öldürüyordu. Burada kendimi şuna inandırdım; bütün bu kendi kendine yardım guruları, kıskançlıktan, kızgınlıktan ya da kendi kendine şüpheden uzak, mükemmel yaşamlar sürüyorlardı; dolayısıyla, ne zaman bu negatif duyguların etkisinde kalsam, kendimi kötü hissediyordum. Daha pozitif olmaya çalışmak yerine toksik duygularımın yaşadıklarıma hakim olmasına izin veriyor, sonra da duygularımı daha fazla kontrol edemediğim için kendimi suçlu ve berbat hissediyordum.
Kendime ilişkin beklentilerimin hiç gerçekçi olmadığını kavramaya başladım. Kendi kendine yardım uzmanları, bana olumsuzluk yaşamayacağımı söylemiyorlardı; aksine, bunun yaşamım üzerindeki etkisini yönetmem ve görüşümü bozan bir damla siyanür gibi etki göstermesini önlemem gerektiğini söylüyorlardı. Kendimi negatif duygu halinden bir an evvel sıyırıp pozitif duygu haline geri dönmeden önce bu karanlık hislerimden ders almayı öğrenmem gerekiyordu.
Üçüncü kavrayışımın ardından, Bob’un sözlerini yaşamımda uygulamaya başladım; ama, evliliğimi kurtarmak için çok geçti. Her zaman negatif hislerimden öylesine korkmuştum ki onları keşfetmeyi reddetmiştim ve bu korkular ilişkimi zehirlemişti.
Geriye baktığımda, evliliğimin sevgi, şefkat, sadakat ve bağlılık ile dolu olduğunu hatırlıyorum. Yine de minnet duymak yerine kendimi değersiz hissetmiştim. Mutluluğu hak etmediğime inanıyordum. Ne yazık ki, çok kısa bir süre sonra, Charles ve ben öylesine mutsuz olduk ki ilişkimiz sarsılmaya başladı. Dört kısa yıl içinde boşandık ve ayrı evlere taşındık. Elbette, küçük oğlumuz Michel’i ikimiz de çok seviyor ve onun için en iyisini istiyorduk. Bu yüzden, velayeti paylaştık. Her şeye rağmen, eski kocam ve ben, ortak ebeveyn olarak, sağlam, saygıya dayalı ve sevgi dolu bir ilişki kurduk ve bugün hâlâ arkadaşız.
Hayallerinizi yok etmesi muhtemel en yıkıcı ve zehirli duygularınızın ne olduğunu bulun.