Yazar: Margaret Paul
Resim yapamadığınız, bir enstrüman çalamadığınız ya da şiir yazamadığınız için yaratıcı biri olmadığınızı mı düşünüyorsunuz? Çoğu müşterimin “Ben yaratıcı değilim!” diye sızlandığına çok sık tanık oluyorum.
Bu, doğru değil! Hepimiz yaratıcı olma yeteneğine sahibiz; bu bir Tanrı vergisidir. Ne var ki, yaratıcılığınızı fark etmiyor ya da ondan zevk almıyor olabilirsiniz. Yaratıcılığın hangi biçimlerinin sizin için eğlenceli ve doyurucu olduğunu anlamak önemlidir; çünkü, yaratıcılığınızı dile getirmek, kendinizi tatmin olmuş ve neşeli hissetmenin etkili bir yoludur.
Yaratıcılık, bunu göstermesine fırsat verilen bütün küçük çocuklarda olduğu gibi, 3 yaşındaki torunumdan da doğal bir biçimde akıyor. Geçenlerde torunumla vakit geçiriyordum. O, bir oyuncak mikroskopla oynuyordu. Mikroskobun, üzerine böcek ve daha pek çok küçük yaratığın koyulabileceği küçük slaytları vardı. Torunum, küçük bir karidesi slayta yerleştirdi ve odanın içinde “Anneanne, karides ısıtıcıda! Çıkar onu!” diyerek koşmaya başladı. Küçük karidesi tatlı dille dışarı çıkardığımda, bu kez sihirli bir biçimde masanın altında ya da lambanın içinde ya da tekrar ısıtıcının içinde görülmeye başladı! Torunum, karides her yerdeymiş gibi davranarak koşturmaktan ve bu sihirli oyununa beni dahil etmekten büyük keyif alıyordu. Karidesi saklamak için yeni yerler düşündükçe gülüyordu! Yaratıcılığını gösterirken ne kadar mutlu olduğunu görebiliyordum.
Yaratıcılığınızı günlük biçimlerde nasıl ifade edersiniz?
Belki, kupür ya da resim yapıştırdığınız bir defteriniz var ya da fotoğraf albümleri hazırlamayı seviyorsunuz. Böylece, anılardan keyif almanın yollarını yaratıyorsunuz. Güzel bir masa kurmaktan ya da yetiştirdiğiniz çiçeklerden sevimli bir buket hazırlamaktan mı keyif alıyorsunuz? Harika bir bahçe yaratmayı mı seviyorsunuz? Peki ya evinizde ya da ofisinizde diğer insanların eğlenmeleri için bir duyuru tahtası hazırlamaya ne dersiniz? Belki de sadece bir müzik koyup odanın içinde dans etmekten hoşlanıyorsunuz. Atölyenizde kendiniz ve başkaları için tahtadan eşyalar yaparak zaman geçirmeyi mi seviyorsunuz? Tanıdığım biri, daha önce hiç yapmamış olmasına ve nasıl yapılacağına dair hiçbir fikri olmamasına rağmen, bir totem direği oyarak yaratıcılığını göstermeye karar verdi!
Belki, bir kumaş seçip giysi ya da örtü dikmek hoşunuza gidiyor ya da kendiniz, aileniz ve arkadaşlarınız için örgü örmek ya da tığ işi yapmaktan keyif alıyorsunuz. Üzerinde pulları olan kartlar yapmaktan mı zevk alıyorsunuz? Belki de dergilerden topladığınız resimlerle kolajlar yapmayı seviyorsunuz.
Yaratıcılığını şefkati ya da mizah anlayışı ile ifade eden bir insan olabilirsiniz. Belki, gönüllü olmak, sizin için bir yaratıcılık şeklidir. Belki de gün boyunca temasta olduğunuz her insana kibar birşey söyleyerek yaratıcılığınızı ifade etmeyi öğrendiniz.
Sorun şu ki, hepimiz yaratıcılığımızı çeşitli biçimlerde ifade edebiliriz ve bunu ifade etmek, mutluluğumuz açısından yaşamsaldır. Bu, harika bir oyun türüdür. Zamanınızı yalnızca iş yaparak geçirir ve günlük yaratıcılık için fırsat yaratmazsanız, kendinizi canlı ve hoşnut hissetmezsiniz. Eskilerin dediği gibi, “Çok fazla çalışmak insanı sıkar”. Oyun oynamak, yaratıcı olmak, kendimize ve başkalarına şefkat göstermek için fırsat yaratmazsak, kendimizi adeta cansız hissederiz.
Kalbinizi kendinize ve başkalarına açtığınızda, yaratıcı ifade, doğal olarak ortaya çıkacaktır. Yaratıcılık yeteneği, her zaman erişebileceğiniz tinsel kaynaktan çıkarak içinizden akıp gidecektir. Yeni fikirler, her zaman sizin aracılığınızla ifade edilmeyi bekliyor; tek yapmanız gereken, onları açmak ve onlara zaman tanımak. Bunu yaptığınızda, günlük yaratıcılığın doğurduğu neşe ve başarı hissini yaşarsınız!