Yazar: Ayşe Başcı Sander
“İnsanlar sosyal canlılardır.” (Bir görüşe göre de sosyal hayvanlardır.) Bu görüşü doğrulamak için hâlâ kanıt arayanlar varsa, barları, sinemaları, kıraathaneleri (!), altın günlerini (!) bir tarafa bırakıp, İnternet dünyasına girmelerini öneririm.
Artık çoğumuz mektup yazmıyor; kart atmıyor; günlük tutmuyor; hatta telefonu bile giderek daha az kullanıyoruz. Bu etkinliklerin sosyal yaşamdaki rolleri elbette önemli ama bir de gerçek var: Birbirimize e-postalar atıyoruz; “chat” odalarında buluşup fiskos yapıyoruz; bir süredir de “blogger” olmakla yakından ilgileniyoruz. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerindeki kadar olmasa da Türkiye’deki “blogger”ların sayısı da giderek artıyor. Demek ki bu kavram karşımıza pek çok kez çıkacak. Hazırlıklı olmak gerek. Aşağıya buyrun, sizi de “blogger”laştıralım...
Nedir bu “blog”?
Sözcüğün kökeni olan “weblog”, yayıncılıkta ham haber kayıtları için kullanılan “log” terimi ile “web”in birleştirilmesinden oluşan birleşik bir sözcük. Zaman içinde “weblog”, yerini, söylenmesi daha kolay olan “blog”a bıraktı. Bu tür sitelerin yazarlarına “blogger”, yapılan işe “blogging”, bu dünyaya ise “blogosphere” (blogosfer) adı verildi. Peki ama nedir bu “blog”?
“Exposure: From Friction to Freedom Book”* adlı kitapta yer alan tanıma göre “blog”, yapılan katkıların kronolojik olarak sıralandığı ve düzenli olarak güncellenen web siteleri ya da web sitesi parçalarıdır. Diğer bir tanıma göre ise açık bir iletişim forumu ortamıdır. Aslında “blogging”in kurucusu, ünlü teknoloji sihirbazı Dave Winer olarak kabul edilebilir. Winer, Nisan 1997’de Scripting News adlı bir web sitesi açtı. Bu sitede web’de rastladığı bazı ilginç sayfaları yorumluyor ve linklerini veriyordu. Bu uygulama öylesine popüler oldu ki bugüne dek yaklaşık 300 “blog” sitesi açıldı.
“Blog”ların temel özellikleri
Eğer siz de bir “blogger” olma niyetindeyseniz, blogosfer hakkında bilmeniz gereken bazı şeyler var.
“Blog”lar halka açık ama kişisel tabanlı sitelerdir ve zamanla, diğer “blogger”ların katılımıyla zenginleşirler.
Bir “blog” yaratmak ya da kullanmak için fazladan hiçbir teknik bilgiye gerek yoktur. Diğer bir deyişle, az çok bilgisayar kullanan herkes bir “blogger” olabilir.
“Blogger”lar genellikle birbirlerinin sitelerine link verirler. Böylece tek bir “blog”dan, başka birçok “blog”a ulaşabilirsiniz.
“Blog”lar, çeşitli alternatif gösteriler, organizasyonlar, haber yayma, yenilikleri tanıtma gibi amaçlarla kullanılabilir. Yani bu açıdan son derece toplumsal bir oluşumdur. (Özellikle çevrecilere duyurulur.)
“Blog”lar düşüncelerinizi, deneyimlerinizi, resimlerinizi ve daha pek çok şeyi dostlarınızla paylaşmanızı sağlar. (Bir dostumun “blog” sitesini düzenli takip eden biri olarak, bunun son derece keyifli bir deneyim olduğunu belirtmek isterim.)
“Blog”lar sürekli olarak değişir ve gelişir. Bu gelişimi hem sitenin sahibi, hem de katkıda bulunan “blogger”lar sağlar. Üstelik “blog”lar değişmenin yanı sıra değiştirme gücüne de sahiptir. Belki de bunun en çarpıcı örneği, Irak Savaşı sırasında görüldü. Basın savaş karşıtı gösterileri taraflı bir bakış açısıyla ele alırken, “blog”lar bu gösterilerdeki gerçek katılımcı sayılarını, dünyanın birçok yerinden gönderilmiş kamera kayıtlarıyla birlikte halka duyurmuştu.
“Blog”lar belli bir kişi ya da topluluk tarafından kurulmalarına karşın, aslında hiç kimsenin değildir ya da herkesindir. Demokrasinin en iyi uygulandığı alanlardan biridir. Herkes dilediğini yazmakta özgürdür; bu özgürlüğün getirdiği karmaşa yine “blogger”ların kendi iradeleriyle kurdukları bir düzen içinde yaşanır.
“Blog”lar dinamiktir çünkü içerdikleri konular, görüşler, linkler sürekli değişir. Hiçbir dogmaya yer yoktur.
“Blog”ların kendi içinde bir ahlaki yapısı vardır. Bir “blog” sitesine istediğiniz herşeyi gönderebilirsiniz ama bunun bütün sonuçlarından da siz sorumlu olursunuz. Diğer bir deyişle kimse bir başkasının ahlak bekçiliğini yapmaz. Bu tamamen sizin özdenetiminizle ilgilidir.
Bir “blogger”ın gözüyle
Bir “blogger”ın “blog” siteleri ile ilgili düşüncelerini aktarış biçimi bence çok ilginç. “Blogging, bir odada avazınız çıktığı kadar bağırmak gibi birşey. Ama çığlığınızın yankısını duymayınca kendinizi çok kötü hissediyorsunuz. Çünkü birilerinden yanıt bekliyor olmasanız, blog sitelerine yazmazsınız.”
Konuyla ilgilenenlere son bir not olarak, en çok kullanılan “blogging” sitelerinden bazılarını belirtelim: www.blogger.com, www.blogspot.com, www.weblogger.com, www.typepad.com.
Tekerleme
Bir “blogger” bir “blogger”a “bre blogger gel beraber blogosphere’de blogging yapalım” demiş. Ne dersiniz, sizi de “blogger”laştırabilecek miyiz?
*www.aula.cc/exposure
Kaynaklar:
www.garantiteknoloji.com.tr
www.cnn.com
www.aula.cc/~jyri
www.confusedkid.com
jej.notatnik.net/blog/001115.html