Yazar: Melissa Zollo
Bir müşterimle başarı hayallerini konuşuyorduk. O esnada masanın kenarından bir fare geçti. Bu canlı, müşterimde birdenbire ortaya çıkmış hissi veren eski duyguları tetikledi. Saniyeler içinde, geçmişteki bir ruh hali şimdiki zamanın üzerine yerleşti. Çözümlenmemiş eski duyguların çözülme isteğiyle araya girişine tanıklık ettim. İyileştirme sürecinin müşterimin eski bir acıyı iyileştirmesine yardımcı olma gayretini izledim. Müşterim birşeyleri gerçekleştirmek için can atıyordu; ama dikkat etmiyordu. Yeteneğini tanımadığı gibi duygularının dilini de dinlemiyordu. Bunun yerine, eski koşullanmasının ve korku dolu duygularının an’ı sabote etmesine izin veriyordu. Saniyeler içinde, geçmişteki anısı kontrol altına alınmıştı.
Başarı, odaklanmayı gerektirir. Dikkatin dağılması, kaybedenin arkadaşıdır.
Kendini vazgeçip mutsuzluğu ve başarısızlığı kabul etmeye kışkırtılmış gibi hissettiğini biliyordum. Kendini değersiz hissetmeye koşullanmanın ya da nerede yanlış yaptım diye düşünmenin ne demek olduğunu elbette biliyorum; ama kendimi azarlamanın hata biçimlerini güçlendirdiğini de biliyorum. Hepimizin eski kayıtları harekete geçiren bir “fare”si ya da “canavarı” vardır. Ama an gelir, hamle yapma ve zafer ilan etme arzumuz, kendimizi önyüklemelerin arasından sıyırıp ilerlememizi gerektirir.
Çoğu insan, korkularının ve başkalarının olumsuz tavsiyelerinin esiridir. Düşünmek ve kendileri için seçmek üzere hamle yapmak yerine, rahat ettikleri alanın (duygusal stres) güvenliğine sığınırlar. Zihinlerindeki düşünceler onlara eziyet eder. Özgürlüğün anahtarına sahip olmalarına rağmen esaret içinde yaşarlar.
Bana sık sorulan sorulardan biri şu: “İmgeleme süreci neden başarısız olur?” Bu sürecin başarılı ya da başarısız olma nedeni biziz. Korkunun zihnimizi yönetmesine izin verdiğimizde, Yaşam Gücüne bağlantımızda kısa devreye yol açarız. İçinde bulunduğumuz an’a göre kendimizi ayarlamayı reddederek, geçmişkolik olmayı sürdürürüz. Sonuç isteriz; ama at gözlüklerimizi çıkarmayı kabul etmeyiz.
Duygusal hastalık, bir bellek hastalığıdır. Acı çekeriz; çünkü, duygusal borca gireriz. Engellenmiş hislerin bir savunma olarak hareket etmesine izin veririz. Kendini aldatma, duygusal hasara davetiye çıkarır.
Sağlıklı, sevgi dolu, neşeli ve yaratıcı olmak için yaratıldığımızı hatırlatacak şeylere ihtiyacımız var. İyileşme, ceza ve ödülden oluşan bir oyun değildir. İçimizdeki iyileştiriciyle bağlantıya geçme ve belleğimizi yenileme meselesidir.
Rahatsız edici hisler uyandığında ne yapıyorsunuz? Bunların şimdiki an’ın üzerine yerleşmesine izin veriyor musunuz?
• Hisleriniz hakkındaki gerçeği söylemekten ve herhangi bir iyileştirme ve başarılı olma çabasına girmekten korkuyor musunuz?
• Acı veren bir geçmişe yönelik zehirleyici bir nostaljinin suçlusu musunuz?
• Bir geçmişkolik olarak kalmak mı, yoksa yeni bir şimdiki an’a geçip başarılı, sağlıklı, zeki ve bilinçli bir öz imge yaratmak mı istiyorsunuz?
• Enerjiyi yaratıcı bir biçimde kullanıp ilerlemeye istekli misiniz?
Hisleriniz Servet Değerindedir!
Korkuyu fethetme ve kuşkuyu dönüştürme gücüne sahipsiniz. İmgelemenizi yeniden eğitme becerisine sahipsiniz; ama bu gücü kullanmak size bağlı.
Klimanızın prizi duvardan düşse, kendinizi dayak yemiş, yaralanmış ya da aldatılmış mı hissederdiniz, yoksa zekanızı kullanıp bağlantıyı yeniden kurar mıydınız? Düşünmek ve bir daha kopmayacak şekilde Yaşam Gücüne bağlantımızı yenilemek cesaret ister. Anlayış ve uygulama ile bilinç düzeyinizi artırabilir ve herhangi bir saplantı büyüsünü bozabilirsiniz. İçinizdeki tinsel zenginlikleri serbest bırakmaya başlayabilir ve akıntının serbest akmasına izin verebilirsiniz.
Düşüncelerinizin Hakimisiniz, Hizmetçisi Değil!
Düşünceleriniz yaratıcıdır. Başarı, bir ruh halidir. Sağlıklı insanlar, yaşam bilinci yüksek olan insanlardır. İnançlarımız ve ruhsal durumlarımız arasında ilişki olduğu gerçeği, gittikçe daha fazla insan tarafından kabul görmektedir. Geçmişte size ne olduğu fark etmez; daha derindeki zihninizi, bugün kabullenme, neşe ve sevgiden kaynaklanan yeni zihinsel imgelerle doyurma kararı alabilirsiniz.
Sevgi, duygusal zehirleri yok eder ve hayal etme, gerçeği yaratır.
Egemen inanç ve hisleriniz, bilinçaltınızın, fikirlerinizin doğasına yanıt vermesine neden olur. Geçmişin eksiklikleri üzerine çok düşünürseniz, bilinçaltınız yoksunluk ve sınırlama yaratacaktır. Aynı şekilde, düşünce biçimlerini refah, uyumlu ilişkiler ve başarı etrafında yoğunlaştırırsanız, bu halleri getirecektir.
Unutmayın:
• İmgelem hükmeder, öyleyse imgeleminizi başarı çizgisinde tutun.
• Yeni sonuçların artacağını hayal etmek için, imgelemeniz ve kapasiteniz ile olan ilişkinizi güçlendirin.
• Bellek kutunuzda neyin iyileştirilmesi gerektiğini ortaya çıkarmak için zorlukları kullanın.
• Yaratıcı gücünüzle bağlantınızı koparmanıza neden olan sınırlayıcı inançlardan kurtulun ve eksik kalan noktalarda inancı yeniden inşa edin.
• Zihinsel planınız/imgeleriniz ve aradığınız iyileştirici buluş arasındaki bağlantıyı kurun.
• Yoğunlaşma sanatına çalışın. Odak, kazananın arkadaşıdır.
Farenizi geçmişten kurtarın, siz de fareden kurtulun.